Mozambik Hakkında Önyargıları Yıkmak... - Just Discover Me

Mozambik Hakkında Önyargıları Yıkmak...







       Mozambik'te yoksullukla zenginlik kol kola... Göz alabildiğine uzanan Hindistan cevizi ormanları ve bazen bir cevizle karnını doyuran aç insanlar... Hint Okyanusu'nda med cezir en güzel buradan izlenir.






       Suların çekildiği vakti yakaladıysanız hele, gelinlerin ve midye toplayan kadınların arasından isterseniz karşıdaki adaya kadar yürüyebilirsiniz.
Mozambik'e iki türlü gidilir. Bir; insani yardım ekibiyle, iki; gezip tozmaya meraklı üç beş arkadaşla... Ama hangi türlü giderseniz gidin, aynı yere varırsınız; zenginliğin fakirlikle kol kola gezindiği, yemyeşil bir ülkeye... Başkent Maputo'da Portekizlilerin –elbette- kendi rahatları için açtıkları geniş yollarda ilerleyip, biçimli caddelere ve çok katlı binalara bakarken sorarsınız: "Fakirler nerede?" Yol kıyısında salınarak yürüyen şu kadın fakirdir işte, tepesinde ustalıkla taşıdığı hasır sepette satılmak üzere bekleşen üç beş portakal akşama kaç minik bedeni doyuracak kim bilir? Portakal yoksa Hindistan cevizi var, satmak için değil, yiyecek hiçbir şey yoksa elde avuçta, karın doyurmak için... Bir adam hem fakir hem talihsiz diyelim, göz alabildiğine uzanan Hindistan cevizi ormanlarından bir cevizcik düşmedi nasibine, o zaman imdada baygın kokulu mangonun altmış çeşidinden biri yetişir, muz deseniz zaten harcıâlem bir meyvedir, Mozambik işte böyle bereketli bir memlekettir.






En güzel med-cezir manzarası

Bir seyahat yazısına yoksulların açlıktan ölmesinin nasıl da imkânsız olduğunu anlatarak girmek, biraz tuhaf doğrudur ama bu güzel ülke yoksulların ülkesidir. Hayranlıkla gezindiğiniz her köşede, büyülenerek baktığınız her noktada Hint Okyanusu'nun getirdiği rüzgârla, kumla, balıkla yoğrulmuş gibi, sarı topraktan çıkmış, palmiye ağacının tepesinden düşmüş gibi oralı insanlar görürsünüz. Hint Okyanusu dedik madem, bu okyanus ne işe yarar anlatalım.

Öncelikle Mozambik'in harita üzerindeki konumuna bir göz atmalısınız. Afrika kıtasının ucuna, Hint Okyanusu'nun kıyısına boylu boyunca serilmiş bu ince uzun ülke, dünya üzerinde med cezirin en güzel izlenebildiği noktalardan birine sahip. Med cezir deyince aklımıza ilkokul yıllarındaki coğrafya dersleri geldiği için sadece, okyanusun on iki saatte bir alıp başını gitmesi, sonra da dev dalgalarıyla gittiği yerden dönmesi, sular kıyıya varana kadar da rüzgârın dinmemesi, ömrü hayatımızda yaşayıp yaşayacağımız en nadide deneyimlerden biri gibi göründü gözümüze... Suların çekildiği vakte yetişmişiz bir kere, kim tutar bizi?

Okyanusun sadece dipteki kumları değil, börtü böceği de açıkta bırakıp gittiği geniş meydana doğru, paçaları çoktan sıvamış, sandaletleri çıkarmış koşuyoruz. Önümüzde kumsala dönüşmüş yaklaşık dört kilometrelik bir alan... Ayaklarımızın altında yüzlerce minik yengeç, mükemmel bir zamanlamayla yuvalara kaçışıyor, ne biz onları eziyoruz, ne onlar bizi ısırıyor, yengeçlerin ısırdığı da bir şehir efsanesi mi yoksa? Az ileride, ellerinde irice kaşıklarla kumların arasından midye toplayan kadınlar var. Tarlada çapa yapıyor gibi görünen bu kadınlar, okyanus her çekildiğinde buraya geliyor ve sadece midye değil, denizde hareket eden ne varsa toplayıp yol kıyısında satıyorlar, kalanı da akşam sofrada afiyetle yeniyor tabii... Bir süredir Mozambik'te yaşayan ve Portekizceyi akıcı biçimde konuşabilen Havva Işık, bizim için üç beş soru yöneltiyor onlara, cevaplardan yine yoksulluk akacak biliyoruz ama yine de merak ediyoruz. Yedi çocuklu Kazilda biraz tedirgin ama beş çocuklu Amecva bizimle konuşmaya istekli. Mozambikli çoğu kadın gibi çocuklarını yalnız büyütüyor Amecva, midye toplamadığı günlerde halden meyve alıp satıyor. Eline geçen para 'kuruş'tan yukarı çıkmayınca elektriği ve suyu olmayan evine bir ekmek götürebilmek bazı günler epey zahmetli oluyor. Biz demiştik, Hint Okyanusu'nda med cezir izleme keyfi bile yoksulluktan ayrı düşemez bu şehirde. Ama çok geçmeden bir gelinle damat, arkalarında şarkı söyleyen neşeli bir grupla yüzleri okyanusa dönük bir süre dururlar ve sizi yine müzikten ve danstan oluşmuş bir hayata döndürürler. Okyanus burada Eyüp Sultan türbesi gibidir. Gelinler, ince kumların üzerinde beyaz gelinliklerini sürüyerek ve gözlerini süzerek yürümeden dünyaevine girmezler.

Dans ederek alışveriş yapıyorlar

Mozambik'te biraz vakti olanlar filleri, hipopotamları, ceylanları, envai çeşit balıkları, kuşları ve böcekleri görebilecekleri uzun yolculuklara çıkabilirler ama acelesi olanlar bütün bu hayvanları hatta soyu tükenenleri de bir çatı altında içi temizlenmiş ve doldurulmuş maketler şeklinde görebilirler. Başkent Maputo'da Portekiz işgali döneminde kurulan 111 yıllık 'Doğal Tarih Müzesi' etnografik eserlerin sergilendiği bir alana da sahip. Müzede 33 yıldır hem rehber hem de temizlikçi olarak çalışan Alberto Zandemela, kasım ile şubat arasında İtalya ve Fransa'dan büyük gemilerle turistlerin geldiğini ve hemen herkesin, dünyada bu alanda kurulan üç müzeden biri olan 'Doğal Tarih Müzesi'ni gezdiğini söylüyor.
Okyanustu, müzeydi derken sözü bağlayalım, Mozambik kavga dövüş bilmeyen, markette dans ederek alışveriş yapan güler yüzlü ve munis tabiatlı insanların ülkesidir ve resmiyetten bunalmış bünyeler, havaalanında görevli memurların "Nasılsınız?" sorusuyla karşılaşınca daha ilk dakikada gevşerler...

Hiç yorum yok:

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *